Biyofilik Tasarım: Doğa ile Uyumlanma

 

 

Biyofilik tasarım, binaların ve peyzajların oluşturulma ve inşa edilme biçimleri aracılığıyla doğaya daha yakın bir bağlantı oluşturma pratiğidir. Alman bir sosyolog ve psikanalist olan Erich Fromm tarafından öne sürülen “Biyofil” sözcüğünden türemiştir.

 

Erich Fromm biyofili kavramını kendi kitabında, “ister bir insanda, ister bir bitkide, bir fikirde ya da bir sosyal grupta olsun, hayata ve canlı olan her şeye duyulan tutkulu bir aşk” olarak tanımlamıştır.

Biyofilik tasarımın öncülerinden biri olarak kabul edilen Stephen Kellert ise, yapılı çevredeki doğanın insan ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde kullanıldığı bir çerçeve yaratmıştır. Bu çerçevenin temel ilkeleri doğaya saygı duymak ve zenginleştirici yaşam alanları oluşturmak üzerinedir.

 

 

Modern mimari ile doğal dünya arasında bir uyum duygusu yaratmayı amaçlayan bu tasarım, doğuştan gelen doğayla bağlantı kurma ihtiyacımızı karşılar. Bunu yaparken de sağlığımıza ve refahımıza katkıda bulunan doğanın çeşitli yönlerine odaklanır. Doğa bizi zihinsel olarak rahatlatır ve buna bağlı olarak biyofilik tasarım da aynı şeyi yapar. Zihinsel restorasyonu sağlayarak stresi ve zihinsel yorgunluğu azalttığı görülmüştür.

 

Çağdaş yaşamda zamanımızın %90’ını iç mekanlarda geçirdiğimiz öngörülmekte. Tüm bu sürede yaşam alanlarımızda ne gibi biyofilik değişimler yaratabiliriz?

Havalandırma

Açık bir pencereden yağmurun, rüzgarın ya da kuşların sesini duyduğumuz zaman bu bizi mevsim ve hava durumu ile uyumlandırır. Evinizin yeterince temiz hava aldığından emin olmak için pencereleri mümkün olduğunca açabilir, böylece gün ışığından da oldukça faydalanabilirsiniz.

 

 

Işık ve gölge

Sirkadiyen ritmimiz dengelendiğinde daha sağlıklı olduğumuza dair kanıtlar her geçen gün artmakta. Bu ritmin düzenlenmesi içinse gün ışığından iyi şekilde faydalanabilmek önemli.

Üstelik bir oda içerisindeyken içgüdüsel olarak daha güneşli ve sıcak olan noktalarda dururuz.

Bu nedenle, vaktinizin çoğunluğunun geçtiği iç mekandaki güneş alan noktayı tercih ederek uzun süre vakit geçirebileceğiniz bir oturma/dinlenme alanı yaratabilirsiniz.

Sınırlara yer yok

Küçük bir arka bahçe, balkon, veranda ya da avlu dahi olsa, en küçük alanlar etkili biçimde iç mekana dahil edilerek doğa ile uyumlu yaşam alanları oluşturulabilir.

 

Evin bu bölümleri, birçok iklimde yılın yaklaşık altı ayı çalışma alanları veya oturma odaları olarak kullanılabilirler. Kendinizi korunaklı hissederken dışarıya açılan bölümlerde daha fazla zaman geçirme hissi, evinizin içiyle dışı arasındaki sınırları bulanıklaştırır.

Malzemelerin gücü

 

 

 

Ahşap veya taş gibi doğal malzemeler, bize doğada deneyimlediğimiz duyusal çeşitliliği kopyalayan doku ve desen alternatifleri sunar.

Doğal desenler

Günümüzde yapı malzemelerinin çoğuna düz çizgi ve dik açılar hakim. Doğada gördüğümüz kavisli şekil ve formları oluşturmak ise masraflı olabiliyor. Ancak doğayı anımsatan desen ve motifleri dekorasyonunuza dahil edebilirsiniz.

Yerin ruhu

Bu iki kavram zaman zaman birbirlerinin yerine kullanılmaktadır. Ancak “yenileme”, özellikle yeniden yapılmakta olan mevcut bir iç mekanı ifade eder. Örneğin; bir yenileme işlemi, mekanı yeniden kullanacak kişi için mevcut Cat B donanımının kaldırılmasını içerebilir.

 

 

Gözlem, gözlem ve gözlem

En önemlisi de; evinize ilham aradığınız zaman bilin ki, dışarı çıkıp doğayı seyrederek yürüdüğünüzde daha önce fark etmediklerinizden ve süregelen değişimlerden her daim yararlanabilirsiniz.

 

×

Biyofilik Tasarım: Doğa ile Uyumlanma

 

 

Biyofilik tasarım, binaların ve peyzajların oluşturulma ve inşa edilme biçimleri aracılığıyla doğaya daha yakın bir bağlantı oluşturma pratiğidir. Alman bir sosyolog ve psikanalist olan Erich Fromm tarafından öne sürülen “Biyofil” sözcüğünden türemiştir.

 

Erich Fromm biyofili kavramını kendi kitabında, “ister bir insanda, ister bir bitkide, bir fikirde ya da bir sosyal grupta olsun, hayata ve canlı olan her şeye duyulan tutkulu bir aşk” olarak tanımlamıştır.

Biyofilik tasarımın öncülerinden biri olarak kabul edilen Stephen Kellert ise, yapılı çevredeki doğanın insan ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde kullanıldığı bir çerçeve yaratmıştır. Bu çerçevenin temel ilkeleri doğaya saygı duymak ve zenginleştirici yaşam alanları oluşturmak üzerinedir.

 

 

Modern mimari ile doğal dünya arasında bir uyum duygusu yaratmayı amaçlayan bu tasarım, doğuştan gelen doğayla bağlantı kurma ihtiyacımızı karşılar. Bunu yaparken de sağlığımıza ve refahımıza katkıda bulunan doğanın çeşitli yönlerine odaklanır. Doğa bizi zihinsel olarak rahatlatır ve buna bağlı olarak biyofilik tasarım da aynı şeyi yapar. Zihinsel restorasyonu sağlayarak stresi ve zihinsel yorgunluğu azalttığı görülmüştür.

 

Çağdaş yaşamda zamanımızın %90’ını iç mekanlarda geçirdiğimiz öngörülmekte. Tüm bu sürede yaşam alanlarımızda ne gibi biyofilik değişimler yaratabiliriz?

Havalandırma

Açık bir pencereden yağmurun, rüzgarın ya da kuşların sesini duyduğumuz zaman bu bizi mevsim ve hava durumu ile uyumlandırır. Evinizin yeterince temiz hava aldığından emin olmak için pencereleri mümkün olduğunca açabilir, böylece gün ışığından da oldukça faydalanabilirsiniz.

 

 

Işık ve gölge

Sirkadiyen ritmimiz dengelendiğinde daha sağlıklı olduğumuza dair kanıtlar her geçen gün artmakta. Bu ritmin düzenlenmesi içinse gün ışığından iyi şekilde faydalanabilmek önemli.

Üstelik bir oda içerisindeyken içgüdüsel olarak daha güneşli ve sıcak olan noktalarda dururuz.

Bu nedenle, vaktinizin çoğunluğunun geçtiği iç mekandaki güneş alan noktayı tercih ederek uzun süre vakit geçirebileceğiniz bir oturma/dinlenme alanı yaratabilirsiniz.

Sınırlara yer yok

Küçük bir arka bahçe, balkon, veranda ya da avlu dahi olsa, en küçük alanlar etkili biçimde iç mekana dahil edilerek doğa ile uyumlu yaşam alanları oluşturulabilir.

 

Evin bu bölümleri, birçok iklimde yılın yaklaşık altı ayı çalışma alanları veya oturma odaları olarak kullanılabilirler. Kendinizi korunaklı hissederken dışarıya açılan bölümlerde daha fazla zaman geçirme hissi, evinizin içiyle dışı arasındaki sınırları bulanıklaştırır.

Malzemelerin gücü

 

 

 

Ahşap veya taş gibi doğal malzemeler, bize doğada deneyimlediğimiz duyusal çeşitliliği kopyalayan doku ve desen alternatifleri sunar.

Doğal desenler

Günümüzde yapı malzemelerinin çoğuna düz çizgi ve dik açılar hakim. Doğada gördüğümüz kavisli şekil ve formları oluşturmak ise masraflı olabiliyor. Ancak doğayı anımsatan desen ve motifleri dekorasyonunuza dahil edebilirsiniz.

Yerin ruhu

Bu iki kavram zaman zaman birbirlerinin yerine kullanılmaktadır. Ancak “yenileme”, özellikle yeniden yapılmakta olan mevcut bir iç mekanı ifade eder. Örneğin; bir yenileme işlemi, mekanı yeniden kullanacak kişi için mevcut Cat B donanımının kaldırılmasını içerebilir.

 

 

Gözlem, gözlem ve gözlem

En önemlisi de; evinize ilham aradığınız zaman bilin ki, dışarı çıkıp doğayı seyrederek yürüdüğünüzde daha önce fark etmediklerinizden ve süregelen değişimlerden her daim yararlanabilirsiniz.